|
Mimar Sinan Üniversitesi Endüstri
Ürünleri Tasarımı Bölümü Başkanı Prof. Önder Küçükerman, Türkiye’de 2
bin yıldır at arabası tasarımı yapıldığını belirterek, ‘Detroit’in 200
yıllık geçmişine karşın Bursa ve Adapazarı’nda 2 bin 500 yıla dayanan
bir sanayi mirası bulunuyor. Türk otomotiv sanayi bu eski araba üretim
merkezleri üzerinde gelişmiştir’ diyor.
Bir ülkede bir sanayinin arkasında hangi
kaynağın bulunduğunun çok önemli olduğunu söyleyen Mimar Sinan
Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Başkanı
Prof.
Önder Küçükerman, ‘Bu arkanızdaki miras sizin asıl gücünüzdür.
Böylece, kurduğunuz endüstriyi özümsersiniz ve geliştirme şansınız
olur’ diyor.
Dünyada ilk tekerleğin döndüğü tarihten itibaren sahip olduğu araba
tasarımı mirası sayesinde Türkiye’nin, otomobil endüstrisinin son
yıllarda kurulduğu bir ülke olmadığını ifade eden Küçükerman,
‘Türkiye’deki otomobil sanayi sadece ithal edilen markalara dayalı
bir sanayi değildir. Bu konuda en azından 2 bin 500 yıllık bir
mirasa sahip olan Türkiye, problem çözmeye ve bunu tasarıma
dönüştürmeye yetkin bir ülkedir’ diye konuşuyor.
‘Buna rağmen at arabası tasarımı mirasını kabul etmeyen tek ülkeyiz’
diyen Küçükerman, şöyle devam ediyor: ‘Ama 2 bin yıldır bu araçların
tasarımını yapıyoruz. Detroit’in 200 yıllık geçmişine karşın Bursa
ve Adapazarı’nda 2 bin 500 yıla dayanan bir sanayi mirası bulunuyor.
Bu dönem boyunca Bursa ve Adapazarı, araba üretiminin ham maddesi
olan ormanlardan dolayı üretim merkezleriydi. Bunun çok ilginç bir
sonucu olarak da Türk otomotiv sanayi bu eski araba üretim
merkezleri üzerinde gelişmiştir. Ayrıca, yüzyıllar boyunca Roma
İmparatorluğu’nun bir parçası olan Bursa’da o dönemde hassas araba
parçaları İtalya’dan getiriliyordu. Tarihin kaderine bakın ki bugün
de hemen hemen aynısı oluyor.’
SONSUZ SAYIDA TASARIM
Küçükerman, Anadolu’da yüzlerce yıl taşınacak yüke bağlı olarak,
belirli temel ilkeler içinde ama neredeyse sonsuz sayıda araç
tasarımı yapıldığına dikkat çekerek, ‘Her dönemin kendi gerçekleri
ve koşulları içinde en yaratıcı tasarımlara ulaşmanın yolları
araştırıldı. İnanılmayacak büyüklükte taşıma işleri
gerçekleştirildi. Sonuçta, taşıma konusunda elde edilen bu değerli
deneyimler, Anadolu’daki bazı şehirlerimizin araba yapımında
uzmanlaşmasını sağladı’ diye konuşuyor.
Bütün bu tarihi gelişim içinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk
başkenti olan Bursa’da, ipekli kumaş, tarım ürünleri ve buz gibi
ürünlerin uzak mesafelere ulaştırılması zorunluluğu nedeniyle
taşımacılık ve at arabası yapımında önemli gelişmelerin
kaydedildiğini anlatan Küçükerman, ‘O nedenledir ki, Bursa’nın
geçmişteki at arabası yapım ustalarının küçük atölyeleri, ülkeye
motorlu araçların girdiği ilk andan başlayarak, eski birikimleriyle,
hızla otomotiv sanayiine dönüşüvermiştir’ diyor.
‘Unutmamak gerekir ki, otomotiv konusu her zaman çok yönlü ve
karmaşık bir yapıya sahiptir ve genellikle birkaç kuşağın uç uca
eklenen birikimleriyle başarıya ulaşılabilmektedir’ diyen
Küçükerman, şöyle devam ediyor: ‘Bursa’da da öyle olmuştur. Yüzlerce
yıl boyunca biriken bir üretim geleneği hızla bir otomotiv sanayiine
dönüşmüştür.’
Taşımacılığın şiiri Anadolu’da yazıldı
Anadolu’nun inanılmaz bir araba tasarımı ve problem çözme geleneğine
sahip olduğunu vurgulayan Prof. Önder Küçükerman, ‘İhtiyaçlar
doğrultusunda araba tasarımında sonsuza yakın çözüm üretebilen, her
araziye, yüke, teknolojiye ve malzemeye göre herhangi bir şeyi
taşımanın Anadolu’da şiiri yazılmıştır. Ne yazık ki biz bunlara
sadece araba diyoruz. Dünyanın herhangi bir yerindeki sanayi
kuruluşları her şeyden önce kendi miraslarını ve ortaya çıkış
noktalarını çok iyi bilmek zorundadırlar. Bu nedenle, Tofaş Anadolu
Arabaları Müzesi çok önemli bir işleve sahiptir. ‘At arabası’
kelimesi Türk otomotiv sanayi için çok ayıp bir kelimeydi, ama şimdi
sevinerek görüyorum ki eskiye saygıyla bakılıyor’ şeklinde
konuşuyor.
Biz arabadan anlarız
Bir gün bir araba ustasına ‘Araba dediğin kolay iş değil, okulunu mu
okudun?’ diye sorduğunda ‘Yok beyim...’ yanıtını aldığını belirten
Prof. Önder Küçükerman, şöyle devam ediyor: ‘Ardından ‘İyi de
Eskişehir’de yapılan bir arabanın tekerleği kırıldığı zaman Bursa’da
yapılan tekerlek uyuyor. Her parça her yerde birbirine uyuyor. Peki
bu nasıl sağlanıyor?’ diye sordum. Arabacı da ‘Biz arabayı şöyle
yapıyoruz; nasıl tohumu tarlaya atarsın, bakarsın, fide büyür ve
meyve olur, biz de öyle yapıyoruz.’ yanıtını verdi. Bunun anlamının
endüstri tasarımcısı dilinde ‘biz arabadan anlarız’ demek olduğunu
gördüm.’
Bugün boyu uzayıp kısalan araç yok
Bundan 2 bin yıl önce taşınacak yüke göre boyu uzayıp kısalan
arabalar olduğunu ifade eden Prof. Önder Küçükerman, şöyle
konuşuyor: ‘Bu tip arabaların saman taşınacaksa boyu 2.5 metre,
kereste taşınacaksa boyu 6 metre olabiliyordu. Bu işi yaparken de
bir ipi çözüp, birkaç şeyi gevşetmek yeterli oluyordu. Bugün bile en
modern otomobil teknolojisinde sadece çok yeni konseptler hariç boyu
ihtiyaca göre uzayıp kısalan araç yoktur. Bu arabaların süspansiyon
sistemleri bile çok gelişmiştir. Çünkü, Bursa’dan şeftaliyi yükleyip
İzmir’e götürmek için gayet iyi bir süspansiyon sistemine sahip bir
araca ihtiyaç vardır.’
Ağırlıklarının 5 katını taşıyorlar
Türk otomobil sanayiinin arkasında nasıl bir destek vardır diye
Tofaş’ın desteğiyle yaptıkları bir araştırmanın sonucunda ortaya
Bursa’da bulunan ‘Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’nin çıktığını
anlatan Prof. Önder Küçükerman,
‘Yolda giden bir at arabasına baktığımızda 2 yada 4 tekerlekli bir
at tarafından çekilen basit bir araçmış gibi görürsünüz. Ancak, biz
bu müzeyi kurarken, ‘Bu yalın araçlar nereden çıkmıştır? Bu araçlar
hangi amaçlar için kullanılıyordu. Ne taşıyorlardı? Nasıl yapılıyor,
bakılıyor ve yürüyorlardı? Bunların teknik özellikleri nelerdi?
Nasıl birbirlerinden ayrılıyorlardı?’ gibi birçok sorunun yanıtını
bulmaya çalıştık’ diye konuşuyor.
Öncelikle, Bursa’daki en eski at arabasını aradıklarını dile getiren
Küçükerman, şunları söylüyor: ‘Önce, 2 bin 600 yıllık Üçpınar
Tümülüsü’nde ortaya çıkarılan Bursa’da yapılmış bir savaş arabasını
bulduk. Sonra o bölgede gelişmiş bütün araba tiplerinden örnekler
satın aldık. Bunlar Tofaş’ın Ar-Ge bölümünde 2 yıl boyunca restore
ve test edildi. Sonunda ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Yaklaşık 150
yıl öncesine kadar yapımında maden kullanılan araba pek fazla yok.
Sadece arabaların tekerlekleri ve bazı parçalarında maden
kullanılıyor. Dolayısıyla, muazzam bir ahşap işçiliği söz konusu.
Düşünün ki bir at arabası yapacaksınız, arabanın kendisi 100-150
kilogramdır ve bu araba 750-800 kilogram yük taşıyor. Bugün ise bir
otomobil ortalama 1.5-2 tondur ve taşıyabileceği yük kapasitesi
bunun yarısıdır. Demek ki bir at arabası ahşap olmasına rağmen kendi
ağırlığının 4-5 katını taşırken, bugün bir otomobil kendi
ağırlığının yarısından fazla yük taşıyamıyor.’
5 DAKİKADA MONTE EDİLİYOR
‘Ayrıca, bu arabaların manevra kabiliyetleri araştırıldığında
görüldü ki öyle arabalar var ki olduğu yerde dönüyor’ diyen
Küçükerman, şöyle devam ediyor: ‘Bundan 1000 yıl önce bir dereyi
geçmek için arabalar 10 dakikada elle ya da basit aletlerle sökülüp
tekerlekleri ve gövdesi birbirlerinden ayrılır ve 5 dakikada da geri
monte edilirdi. Bugün ise onlara bugün ilkel diyoruz. Onlar 2 bin
yıl önce ilkel değildi. Son derece gelişmiş ulaşım araçlarıydı.
Dolayısıyla, bu eski arabalara karşı bir saygı duyulması gerektiği
ortaya çıktı.
|