İtalyan üreticinin tarihinde ‘TR’ kod
ismiyle tanımlanan Testarossa serisinin ayrı bir yeri var.
Ortaya yerleştirilen motoru ile
rakiplerinden sıyrılan model o zamanın süper otomobilleri arasında
en popüleri olmuştu. Yerini 365 GTB/4’e bıraktığındaysa motorunun
bulunduğu yer değişti. Üretim bandına girdiği yıllarda efsaneler
arasına girmesini sağlayan karoser tasarımı artık rakiplerini
çağrıştıran bir hal almıştı. Motor bir önceki versiyonun aksine
karoserin önünde bulunuyordu.
Bu uygulama Ferrari mühendislerinin zamanın trendlerini takip etmesi
nedeniyle yaşandı. Aslında Lamborgini Miura’nın 1966’da yakaladığı
bu trendin etkisi olduğu da iddia edilebilir.
On yıl beklendi...
365 GT4 BB’nin motorunu 365 GTB/4’den (Daytona) ayıran tek özelliği
konumu değildi. 180 derece açıyla yerleştirilmiş 12 silindire
sahipti. Bu yerleşim şekli boxer motor tipini andırsa da düz
şekliyle farkını ortaya koyuyordu.
Bu yerleşimin en büyük avantajı yol tutuş performansını
artırmasıydı. Düz silindir yerleşimi ağırlık merkezini aşağı çekiyor
ve otomobilin yere daha sağlam basmasını sağlıyordu. BB’nin motoru
lastik izdüşümünü daraltmak amacıyla vites kutusunun üzerine
yerleştirilmişti. Bu tasarım da ağırlık merkezinin konumu konusunda
avantaj sağlıyordu.
Ferrari’nin efsaneleşmiş modellerinin tasarımcısı
Pininfarina’nın tasarladığı aracın 4.4 litrelik güçlü motorunu 6
egzoz çıkışı destekliyordu.
365 GT4 BB Ferrari’nin çok bilindik modelleri arasında yer almıyor.
Fakat bir efsanenin temellerini attığı bir gerçek. 365 GT4 BB
revizyonların ardından 1976 yılında 512 BB adıyla Ferrari
fanatiklerinin hayallerinde kendine yer edindi.
Son olarak 1984 Paris Otomobil Fuarı’nda BB’nin temelleri üzerine
kurulu bir destanın ilk satırları yazıldı: Ferrari Testarossa…
Lakabı ‘Kızıl kafa’
Otomobilin ismi üretim bantlarıyla tanışmasının tam yirmi yıl
öncesine dayanıyor. O dönem zaferden zafere koşan Ferrari takımının
yarış otomobilinin ismi Testarossa’ydı. Rüyalarına girdiği otomobil
tutkunu sayısı gün geçtikçe artıkça, İtalyanlar Testarossa’nın
kırmızı silindir kafalarından esinlenerek ona “Kızıl kafa” dediler.
Bu silindir kafaları 24 saat yarışlarını kazanan 250 TR modeliyle
ünlendi.
Teknik olarak Testarossa, 512 Bbi modelinin yeniden
şekillendirilmesiyle ortaya çıkmıştı. Fakat dış görünümünde onu
selefinden ayıran iki özellik vardı. Fonksiyonellik, yeni modelin bu
kadar farklı gözükmesindeki ana nedendi. Arkadaki radyatör ızgarası
iki BB modelinde de mevcuttu fakat Testarossa’da bu ızgaranın
yerinin değişmesi teknik açıdan büyük avantajlar sağladı. Tüm
dünyada Testarossa dendiğinde akla gelen model 5 litre hacmindeki
390 HP’lik güç çıkışı sunan seri oluyor. Bu otomobil güçlü motoru
sayesinde 0’dan 100 km/s hıza çıkış için sadece 5.3 saniyeye ihtiyaç
duyuyordu. Modelin son hızıysa saatte 290 km’ydi.
Testarossa’nın tasarımı bir çok Ferrari gibi Pininfarina’nın
kaleminden çıktı. Burnu keskin bir bitişe sahipti. En belirgin ve
efsaneleşen yönü ise iki tarafta da boylu boyunca uzanan 5 şeritli
hava kanalıydı. Bu tasarım ileriki yıllarda ortadan motora sahip bir
çok otomobilde kullanıldı. Bunların haricinde farların altındaki
küçük hava delikleri serin havayı motora iletiyordu.
Testarossa’da göze çarpan bir diğer marjinallik de soldaki geri
görüş aynasının yeriydi.Ayna çamurlukla tavan arasındaki çıtanın
üzerindeydi. Testarossa’nın bu görünüşü 1991 yılında çok az değişti.
Otomobil en büyük değişimini 1991 yılında yaşadı. Dış görünüşteki
değişimlerle beraber ön konsolun rengi de değişti.
Efsanenin adı aynıydı fakat giderek kendini yeniliyordu. Testarossa,
son halini ise 1994 yılında aldı. Oldukça kilo kaybetti, eskisinden
daha yakışıklıydı. 1991’de 390 HP üreten motoru 428 HP üretir hale
getirildi. 1994 yılındaysa bu rakam 440 HP’ ye ulaştı. 1973 yılında
365 GT/4 BB ile başlayan bu efsane Ferrari’nin en uzun süre üretimde
kalan modeli oldu.
|