Bir dönem General Motors'un hızla
yükselen yöneticisiydi. Kendi otomobilini yapmak için kollarını sıvadı.
Önce şirketi, son olarak da kalbi iflas etti...
Aslında John Z. DeLorean adı, size pek
bir anlam ifade etmeyebilir. Onun üretmiş olduğu otomobilleri
kullanmamış, sadece "Geleceğe Dönüş" filminde görmüşsünüzdür... Hani
şu çılgın profesörün zamanda yolculuk yaptığı, kapıları kanat
şeklinde açılan otomobil. Tabii bunların hiçbiri, DeLorean'ı
anlatmakta yeterli olmayabilir. Çünkü henüz filmi yapılmayan,
inişli-çıkışlı, ibret verici bir yaşamı vardı... Ve geçtiğimiz
günlerde, 80 yaşındayken tıpkı firması gibi, kalbi de müdahalelere
rağmen kurtarılamadı...
Amerikalı mühendis DeLorean, alkolik bir babanın oğlu olarak 1925
yılında, Dearborn'daki Ford fabrikasının sadece birkaç kilometre
uzağında doğmuştu. Bursla okudu ve büyük başarı gösterdi. İlk
çıkışını, General Motors firmasında yaptı. Kaputun altına gömülü
silecekler, üstten egzantrikli motorlar gibi "ilk"lerin patentleri
ona aitti. Chevrolet ve Pontiac markalarında görev yaparken,
firmanın küçük otomobillere yönelmesini sağladı. Bunun yanında,
Amerikan araçları içinde efsane olarak bilinen Pontiac GTO'nun da
doğumunu gerçekleştirdi.
Başkanlığı tepti
General Motors'un başkanı olmasına kesin gözüyle bakılırken, 1973'te
istifa etti. Uzun süre başka otomobil firmasında çalışmaması
karşılığında, her yıl hatırı sayılı bir maaş ve ikramiye alacaktı.
Bunları bir kenara bırakıp, 1975'te kendi otomobilini yapmak için
kolları sıvadı. Tasarımını Giorgetto Giugiaro, şasi çizimlerini Lotus
mühendisleri yapmıştı. Motor, Renault Volvo imzalı, 2.8 lt. hacminde
V8'di. 1978'de Kuzey İrlanda'da fabrika için çalışmalara başladı.
İngiliz ve İrlanda hükümetlerinden, bölgedeki işsizliği azaltma
sözüne karşılık destek buldu.
İlk seri üretilen DMC-12, 1981'de yola çıktı. Rivayete göre bu ilk
aracın kapıları tam kapanmıyor, elektrik sistemi arızalıydı, aküsü
15 saniyede bitiyordu. Araç yeni baştan yapıldı, kalite düzeltilmeye
çalışıldı.
Parmak izine duyarlı
1983'e kadar 9 bine yakın üretilen ve neredeyse tamamı Amerika'da
satılan DMC-12, paslanmaz çelikten, boyasız bir gövdeye, açılan
kanat tipi kapılara sahipti. Tasarımıysa, o dönemin en popülerleri
arasındaydı.
Ancak dezavantajları vardı. Fiyatı o dönem bir Corvette'in iki
katıydı. İşçiliği ve plastik kalitesi kötüydü. Ağırdı ve bu,
performansı düşürüyordu. En kötüsü de, paslanmaz çelikten boyasız
gövdesine el sürüldüğünde, parmak izleri uzunca bir üzerinde
kalıyordu!
Kalitesiz ve kalifiye olmayan işçiler, kötü finansal yönetim,
Amerika'da yaşanan ekonomik kriz... Şirket borca battı. Fiyatını
aşağı çekmesine karşın yüzlerce araç, fabrika bahçesinde bekliyordu.
İngiliz hükümeti değişmiş ve yardımda isteksizdi. İflasın
eşiğindeyken İngiliz hükümeti bir süre fabrikayı idare etmeye
çalıştıysa da, sonunda kapattı. Amerika'ya giden DeLorean, "şirkete
taze kaynak sağlamak" için polislere 24 milyon dolarlık kokain
satmak isterken yakalandı. Kendisinin tuzağa düşürüldüğünü
savunarak, beraat etti. Ama davaları bitmedi. Tüm servetini ve ününü
kaybetti. Son olarak ailesiyle, bir apartman dairesinde yaşıyordu.
|